Kategoriler

12 Aralık 2017 Salı

Bu Aralar İzlediğim Filmler/6



Merhaba sevgili okuyucular nasılsınız? Bu yazıda bol bol film önerisi göreceksiniz umarım hoşunuza gider. Varsa filmler hakkında yorumlarınız bekliyorum yorum kısmına. Eğer takip etmek isterseniz blogumu hemen sağ taraftaki izle butonuna basmanız yeterli. (Blogger hesabınız olmasına gerek yok takip etmek için.) Şimdiden iyi okumalar ya da iyi film seçmeler. 



Aradığınız bir macera filmiyse, vahşi bir ormanda hayatta kalmaya çalışan bir karakterin yaşadıklarını izlemek isterseniz izleyin derim. Üstelik Harry Potter oynuyor. Şaka şaka Daniel Radcliffe oynuyor. :) Ve gerçek bir hikayeden uyarlanmış. Ben keyif alarak izlemiştim.



Eğer  ilginç bir yol hikayesi izlemek isterseniz, biraz da fantastik -tabii burdaki fantastiklik biraz daha hafif- bir yanı olsun derseniz izleyin derim. Keyifle izlemiştim bu filmi de. Üstelik bunda da Sirius Black oynuyor, şaka şaka Gary Oldman oynuyor. Ve sevgili Yusra -ismin üstüne tıklarsanız onun ayrıntılı anlatımına ulaşabilirsiniz- önerisi ile izlemiştim.  



Taptatlı bir animasyon izlemek isterseniz bu filmi tercih edebilirsiniz. Ama bu serinin ilk filmleri daha çok seviliyor benden söylemesi. Onun adı ne derseniz buyrun IMDb adresi.


   

Serinin son 3 filmini (2011-2014-2017) izlemiştim fakat ilk filmleri de hep aklımdaydı. Oldukça merak uyandıran bir bilim kurgu serisi. Hala bir-iki filmi kaldı izlemediğim ama bu ilk üç film oldukça iyiydi. Tabii eski filmler olduğu içi biraz farklı çekimler, sahneler mevcut. Arada beğenmediğiniz yerler de olabilir. Bir de seri fazla uzamış... Tabii bunlar rahatsız etmeyecek şeyler, genele bakarsak hiçbir problem yok. Mutlaka göz atın derim. 



Bir Stephen King roman uyarlaması kendileri. Biraz ayrıntısız ve sade başlasa da devam filmleriyle birlikte anlam kazanacak gibi. Yani umarım öyle olur! Ama favorim hala 'It' filmi.




Gerçek hikayeler hep dokunaklı olmuştur, hele bir de savaş filmiyse... Sinemada izleyince daha bir etkilendim. Ama bu etkilenme konudan dolayı oldu. Oyuncular pek hoşuma gitmedi Ayla ve Süleyman karakterlerini oynayanlar dışında. Yine de izleyip görün derim. Umarım daha da iyileşerek artar bu gibi yapımlar.



Bir savaş filmi daha... Fakat bu biraz daha farklı bir yapım. Etkileyici bir yanı vardı o da Christopher Nolan farkıydı sanırım. Gerildiğim birçok sahne oldu. Kesinlikle izleyin derim. 2. Dünya Savaşı sırasındaki bir olayı anlatıyor. Yani tarihi bir film. Hem olayı merak edip hemen araştırmaya koyuluyorsunuz.  Hı bir de Tom Hardy vaaaar! :))



Zamanım var, farklı filmlere de açığım diyorsanız buyrun izleyin derim. Burdaki farklılık orjinallikten değil tabii. Macera, aksiyon, fantastik türleri bir arada. Bana nedense Star Wars havası hissettirdi. Tabii çizgi romanlarını okumadım karşılaştıramam o yüzden. Ama bence koşun Star Wars serisini izleyin.



Biraz eğlenceli bir film izleyeyim ve içinde hafif romantik bir hava da olsun derseniz bu filmi izleyin derim.


 

Ah canım film... Bu film hakkında Instagram'da yazmıştım. Hemen adresini yazayım isterseniz ordan okuyun. Ama bu yıl izlediğim en iyi Türk filmi diyebilirim. Instagram Yol Ayrımı Yorumu



Orta halli bilim kurgu filmlerini severseniz bu filme bir şans verin derim. Birkaç tıp öğrencisinin ölümle yaşam arasındaki birkaç dakikalık olayları tecrübe edebilmek için kendi üzerlerinde deneyler yapmaya başlıyorlar. İlginç bir yanı var. Ben sinemada izlerken pek sıkılmadım. Ama bunun 1990 yapımı da var o daha yüksek bir puana sahip. Önce ona bakın isterseniz. Buyrun IMDb sayfası



Yeni yıl yaklaşıyorken bize o temaya sahip bir film öner diyorsanız buyrun bu filmi izleyin. Seth Rogen'ın oynadığı filmler nasıl olur tahmin edersiniz. Abartılı komedi filmleri vb. Hafif bir fantastik yanı ve eğlenceli bir yanı var. Çok iyi olmamakla beraber, neden izlenmesin ki?!



Bu da yeni yıl temalı bir animasyon filmi.Üstelik Charles Dickens romanından uyarlama. Pek küçüklere göre değil sanırım. Neyse biz izleyelim yeter. :) Anlamlı olmakla beraber eğlenceli de bir yanı var.

6 Aralık 2017 Çarşamba

Six Feet Under




Merhaba oradaki, iyi misin ve bambaşka bir diziye hazır mısın? Dram ve komedinin muhteşem bir harmanı üstelik. Bu kadar derin bir konu bu kadar esprili bir şekilde anlatılabilirdi ancak. Dramın ucunu kaçırmadan, gözümüze gözümüze sokmadan işlenmiş ölüm konusu. Ölüm konusu diyorum çünkü bu aile bir cenaze evi işletiyor.

Tıpkı bizim hayatlarımızda olduğu gibi hüzün ve mutluluk bir arada. Üstelik o kadar doğru karakterler seçilmiş ki hepsi neredeyse gerçek. Neredeyse kısmı da sırf dizi olduğunu bildiğimden geliyor. Yaptıkları hatalar tıpkı bizim hatalarımız gibi. Aile içindeki anlaşmazlıklar tıpkı bizimkiler gibi. Hayatları boyunca yapmak istediklerini yapamayıp yapmaya mecbur oldukları şeyleri yapmaları tıpkı bizim gibi. Ölümden sonra verilen değerler, yaşadığında pek az verilen değerler... bunlar da bizim yaptıklarımız gibi.

Six Feet Under bir dizi değil de sanki Pulitzer ödüllü bir roman. O kadar iyi, o kadar sağlam, o kadar orjinal, o kadar dokunaklı ve bir o kadar esprili... Karakterleri sevdiğiniz ve aynı karakterlerden nefret ettiğiniz birçok bölüm olacak içinde. Yaptıklarına kızacaksınız belki de ama yine de onları seveceksiniz çünkü onlar da bizim gibi -tıpkı yukarıda da dediğim gibi- hatalarla dolu hayatları. Sonunda doğru yolu bulmak varken neden hata yapmayalım ki? Neden korkalım ki? Korkunca her şey yolunda mı gidiyor yoksa yolunda gidiyormuşgibicilik mi oynamış oluyoruz... Eğer bu konuda dizide Nate karakterinin ne dediğini merak ediyorsanız durun yazayım hemen: "Bir sırrı öğrenmek ister misin? Hayatımı korkarak geçirdim. Hazır olmadığımdan, haklı olmadığımdan, olmam gereken kişi olmadığımdan korktum. Bu beni nereye getirdi?" Gelin bizler gerçekten ders alalım bu diziyi izledikten sonra. İyi birer insan olmak için daha çok çabalayalım ve ölmeden önce anlayalım her şeyin kıymetini. 

Ne dersiniz? Ben izleyenler izlemeyenlere kesinlikle izlettirsin derim bu diziyi. Üstelik sadece 63 bölümlük bir dizi. Ve Dexter'dan tanıdığımız Michael C. Hall da var içinde. (Tabii bu dizi biraz daha eski Dexter'dan.)  Ve üç adet Golden Globes ödülünü evine götürmüş. Ve ikinci kez Sevgili @magicccat'e denizler ve okyanuslar kadar teşekkürler. İlk önerdiği Sons of Anarchy (bu dizi hakkında yazdıklarım için buraya tıklayın.) gibi bu dizi de kendine özgü efsanevi bir sonla bitti.

Sevgiyle kalın olur mu, D?

Six Feet Under Imdb: Buraya tıklayın.

Dizinin harika jenerik müziği için: Buraya tıklayınız.



17 Kasım 2017 Cuma

Skam/Shame




Selamlar oradaki insan! Umarım bugün iyisindir ya da iyi olmaya çalışıyorsundur. Ama emin ol iyi olacaksın, tamam mı? Hadi gel dizi hakkında yazdıklarımı okuyalım birlikte. Eğer istersen fikirlerini yorum olarak bırakabilirsin ve yine eğer istersen hemen sağda yer alan izle butonuna basıp bu blogu takip edebilirsin.

Ah sevgili dizi senin hakkında ne yazsam bilemedim ki. Gençlik dizisi evet ama sadece öyle tanımlamak yetersiz olur. İnsanları anlamayı, yaşadıkları zorlukları görmeyi, empati kurmayı, karşındakine -ne olursa olsun- saygı duyman gerektiğini, senden farklı bir inanca (ya da inançsızlığa) sahip olanı dışlamamayı, kavgaların/ayrılıkların/nefretin gelip geçici, sevginin kalıcı bir duygu olduğunu öğreten bir dizi kendileri. 

Ben mi bu kadar gözümde büyüttüm acaba diyorum ama ı-ıh sanmıyorum. Bunu da tüm sezonları izledikten sonra yazıyorum. Çünkü ilk sezon diğerlerinden biraz daha hafif kalmıştı. Ama hepsini izleyince her sezonun bir anlamı olduğunu görüyorsunuz.

Dizi her sezon bir başka karakterin gözünden anlatılıyor. Ve anlatılan kişiden geriye kalan kişilerden bazen hoşlanmıyorsunuz. Baya bildiğin iyi olmadığına inanıyorsunuz. (Her şeyi hemen yargılarız ve hep haklı olduğumuza inanırız ya.) Ama o kişiyle (hoşlanmadığınız) ilgili sezon çekildiğinde ya da o kişinin yaşadıklarını görmeye başladığınızda her şeyin sebebini anlamaya başlıyorsunuz. İşte tam da buna 'ön yargı' denilmiyor muydu? Hayatımızın her anında, her yaşımızda yanı başımızda duran bir kavram. Kim demiş sadece gençlik dizisi... Bunu anlatan en güzel şey Noora'nın odasına astığı yazıydı. Hemen yazayım sizin için: "Karşılaştığın herkes senin hakkında hiçbir şey bilmediğin bir savaş veriyor. Kibar ol. Her zaman."

Bu konulardan başka ne işliyor derseniz dünyanın en özgür ülkelerinden birinde bile eşcinsellere karşı yanlış bakış açısını görüyoruz. Onlara olan nefreti görüyoruz. Ya da bir gencin kendi kişiliğini saklama ihtiyacını, korkusunu görüyoruz. Bu da 3. sezonda geçiyor. 4. sezonda ise yine dünyanın en özgür ülkelerinden birinde farklı bir dine inanan insanlara yanlış bakış açısını görüyoruz. Sana'nın giyimine olan ön yargılı bakışlar, onun özgür olmadığını düşünenler, okulda dışlamaya çalışanlar... Yaşadıkları şeyler bu ülkedeki nefret gibi değil. Ya da bu ülkede farklılığa duyulan gerçek bir nefret gibi değil. Evet biliyorum bu ülkede iyi insanlar da var ama siz de biliyorsunuz ki çok az, çok çok az. Yakın olarak tanıdığınız eş-dost-akrabalarınızda bile bir parça ırkçılık, cinsiyetçilik olduğunu görüyorsunuz. Hem de en komiği ne biliyor musunuz bunun farkında değiller! "Bu söylediğiniz fazla genelleme olmadı mı?" dediğimde bile hayır cevabını alıyorum. Ama kendileri ezilen tarafta olduklarında nasıl hissettiklerini unutuyorlar... 2. sezonda Noora'nın bağımsızlık günü hakkında yazdıklarını es geçmemek lazım. Sanırım 2. sezonun son bölümüydü. Bir gencin bu kadar güzel düşüncelere sahip olması ve bunu yazıya dökmesi harika bir şey olsa gerek. Dizi finalindeki Sana'ya yazdıklarını da unutmamak lazım.  (Hadi koşun ve izleyin o bölümleri.)

Tabii bu konulardan başka aşk, arkadaşlık, dostluk, kıskançlık, aile ilişkileri, sosyal medyayla olan bağlar, okul hayatı, partiler vb. var. Sadece sosyal mesaj vermiyorlar, her şey bir arada. Siz izlerken hangisine odaklanmak isterseniz artık.

Neyse konu böyle uzar gider. Eğer Norveç'teki gençlerin yaşamlarını kendi dilleriyle izlemek isterseniz, biraz da insanlığa dair güzel çıkarımlar yakalamak isterseniz -hep dediğim gibi- izleyenler izlemeyenlere kesinlikle izlettirsin. Sevgiler, D!

* Dizide çalan en sevdiğin (her ne kadar ne dediğini anlamasam da) şarkı neydi derseniz: 


* IMDb ne diyormuş derseniz: Imdb/Skam

* Sen daha önce bu diziyle ilgili ne paylaşmıştın derseniz: Instagram

* Son olarak baş harfi Cemre olan güzel insan sonsuz teşekkürler bu diziyi önerdiğin için. 

14 Ekim 2017 Cumartesi

Bu Aralar İzlediğim Filmler/5


Merhaba herkese! Sanırım birçoğunuz uyuyordur bu saatte. Neyse artık uyandığınızda görüşürüz. Ben şimdiden yazıyı hazırlayayım size. 

Filmlerden de anlayacağınız üzere bu aralar karşıma 9. harikalığa aday filmler çıkmadı. Ama hepsi ortalamanın üstünde filmler. Bir tanesi ise en iyilerden. Ama size uyar mı bilmiyorum. Hep beraber göreceğiz.

9. harika demişken öyle filmlere çok da fazla rastlanmıyor ne yazık ki! Ben de bunun üzerine Yüzüklerin Efendisi serisini izledim tekrar. Arada hatırlamak lazım efsaneleri. Size de tavsiye ederim. Ben de bu sene başladım bu tekrar izleme işine. Meğer izlediğiniz filmi yeniden keşfediyormuşsunuz. Neyse artık yeni filmlere geçelim. 



Afişten ve isimden de anlayacağınız üzere komedi filmi. Hatta biraz saçma olanından. Scarlett var kesin iyidir demeyin. Ama çok iyi değil diye kötü bir günümüzde bizi eğlendirmeyeceği anlamına gelmez. Gülmek isteyin yeter ki size birçok şey yardımcı olur!.. O kötü bu kötü gözüyle bakarsanız zaten hiçbir filmi izlemeyin.



Bu filmimiz ise dram ağırlıklı, üstelik gerçek hayatla oldukça bağlantılı. Hayatta kalmak ve en önemlisi sevdiği insanı kurtarmak için neleri göze almadı ki Emma Watson'ın canlandırdığı karakter. 




Başarı hikayelerini, biyografi filmlerini seviyorsanız üstüne oyuncular da iyi olmalı diyorsanız... Ne bekliyorsunuz Brad Pitt sizi bekliyor. Hem de bir beyzbol sahasında. 




Minionlardan hoşlanıyorsanız buyrun size son filmleri. Tatlı bir animasyon filmi. 




Bana en az 4 Oscar ödüllü ve ortalamanın oldukça üstünde puana sahip bir film lazım diyorsanız buyrun! Javier Bardem var, suç-dram-gerilim filmimizde. Ve kendileri bir kitap uyarlaması. Aynı yazarın The Road isimli kitabı da filme uyarlandı. Okuyun ya da izleyin mutlaka! 




5 Oscar ödüllü macera-fantastik filmimiz bu da. Oldukça da anlamlı, güzel, yer yer eğlenceli bir film. Hem baş roldeki çocuk karakteri çok seveceksiniz. 



Stephen King romanının 2017 uyarlaması. Sinemada oldukça yüksek gerilimi ve yer yer korkuyu hissediyorsunuz. Ben izleyin derim bu tarz filmleri seviyorsanız. 




Klasik süper kahraman filmi. Tek güzel yanı baş rolde kadın bir süper kahraman olması! Boş vaktinizde neden olmasın...




Oyuncular baya baya iyi değildi ama konusu dikkatimi çekmişti. İyi bir konuya parmak basmışlar gerçekten! Yanlış teşhis sonucu akıl hastası olduğunuzu zannettiklerini düşünsenize! Sonsuza kadar bilincinizin boş yere yok olacağını... Bir göz atın derim belki sizin hoşunuza gidebilir.




Kral Arthur efsanesini bir şekilde duymuşsunuzdur ya da izleyince duyarsınız bilmiyorum. :) Her ne kadar efsane olmasada ben izlerken keyif aldım. Belki siz de keyifle izlersiniz kim bilir?




Bu film de ilk filmimiz gibi iyi filmler arasında değil ama kötü günde eğlenmek için izlenebilecek cinsten. Aksiyon ve komedi bir arada.




Örümcek Adam'ın ennn taze filmi. Seviyorsanız buyrun ama benim gibi daha önce tam olarak izlemediyseniz bir şey diyemeyeceğim. Süper kahraman olmaya çalışan bir süper kahraman filmi.




Komedi filmi izlemek istiyorsanız, içinde zombiler olsun diyorsanız, biraz da eğlenceli olsun diyorsanız buyrun izleyin. (Absürt komediden hoşlanıyorsanız kesinlikle izleyin.) Sevgiler ve en güzel geceler, D!

12 Eylül 2017 Salı

İstanbul Kırmızısı




Beklemek...

Hiçbir zaman iyi değildir beklemek. Ne güzel bir olayı ne de kötü bir olayı. Ama özellikle sonu belli olmayan şeyleri beklemek daha zordur. Neden bunları yazdın ki derseniz filmin büyük bir kısmından algıladığım şey bu oldu.

Öncelikle kitabını hiç okumadığımı söyleyeyim. O açıdan bir karşılaştırma yapamayacağım. Ama ilerleyen zamanlarda okumaya karar verdim, filmi izlemeye başlar başlamaz.

"Bunları söylemende etken sanırım filmi beğenmen." diyorsunuz değil mi? Evet kesinlikle haklısınız. O kadar güzel ve özgün bir havası vardı ki. Tabii bu kadar değil, birçok tanımlamayı hak ediyor. Yönetmen ve oyuncular konuşmuş filmde! Görsel harika, gözüm ve gönlüm tamamen doydu. Evet birçok filmde şehrin en güzel halini yansıtıyorlar ama bu filmde bambaşkaydı. En azından bizim filmlerimiz içerisinde... Martı sesleri, boğaz, filmdeki harika tablolar (özellikle Neval'in evindekiler), baş roldeki üçlünün harika ses tonları, özenle seçilmiş oyuncular ve en önemlisi... filmdeki o gizemli hava yani bilinmezlik.

Filmi yeni bitirdiğimden midir bilinmez ama beğenmediğim tek bir nokta kalmadı diyebilirim. Keşke vizyona girdiğinde sinemada izleyebilseydim dediğim filmlerden oldu. Neyse artık DVD'siyle idare edeceğim. Tekrar izleyeceğim filmlerden de oldu aynı zamanda. Bu pek sık olmuyor bende. Ama bizim izleyiciler pek ısınamamış filme gözlemlediğim kadarıyla. Büyük çoğunlukla aradıkları sıradan aşk hikayelerini bulamayanlardır. Ne de olsa alıştık: Adam aşık olur, kadın kendini geri çeker, araya başkaları girer, sonra birlikte olurlar ve mutlu son. Ha mutlu son dedikleri de evlilik. Ama yanlış anlamayın ben de izlerim o sıradan olan filmlerin iyisini. Ama bırakın da bazı filmler biraz farklı olsun değil mi? Sonra "Ya ama her film de aynıııııığ!" diyorsunuz.
Bazı filmlerin sonunun bize kalması iyidir. Ki bu pek sık rastlanan bir durum değil. Belki de biz her şeyi size aktardık, bakalım bizi anladınız mı deme biçimleridir bu da...

Mükemmel midir değil midir bilemem ama aklımda kalacak olan nadir Türk filmlerinden biri artık benim için. O yüzden size de izleyenler izlemeyenlere kesinlikle izlettirsin diyorum. Ve sizi filmin müziğiyle baş başa bırakıp gidiyorum. Kırmızı rüyalar, sevgiler, D!


E bir de IMDb'de neler olmuş neler diyorsanız: IMDb İstanbul Kırmızısı

6 Eylül 2017 Çarşamba

Bu Aralar İzlediğim Filmler/4

Merhaba filmseverler! Birçok filmle karşınıza çıkmak istedim yine. Yazın gidişini güzelce kutlayalım diye. :P Ne de olsa Stark'ların da dediği gibi "Winter is coming!" Umarım sevebileceğiniz filmlerle karşılaşırsınız.



Güzel bir dram filmi kendileri. Buram buram ağlamaklı değil ama korkmayın. Yetenekli bir çocuğun ve dayısının yaşantısını anlatıyor.




Her ne kadar efsane bir film olmasa da iyi sayılabilecek gizem-gerilim filmiydi. Sevgili Jim Carrey 23 sayısının sırrını araştırmaya başlıyor. Ve neler oluyor neler...



Bugüne kadar tek bir Mumya filmini izlemedim, itiraf ediyorum! Ee ne işi var o zaman bu filmin derseniz; ablamla sinemada izleyecek başka film bulamadık ve girdik. Çok kötü de çıkmadı neyse ki. Ama sinemanın büyüsünden mi kaynaklıydı bilemiyorum. Siz yine de bir bakın. Belki seversiniz.




Güzel bir bilim kurgu-gizem filmi. Hatta izlerken Stranger Things'i anımsattığını düşüneceksiniz. Ama Sevgili J. J. Abrams 'Stranger Things' dizisinden çoook daha önce çekmiş bu filmi. Bu tarzı seviyorsanız izleyin derim.




Sanırım dünyanın en lezzetli filmlerinden biri bu da. Yapılan her yemek göz dolduruyor. Ama sakın açken izlemeyin! :) Oyuncular için bile izlenir. Hem gerçek bir hikayeden esinlenilmiş.




Deniz altında geçen heyecanlı bir film! Karadeniz sularında gizli kalan altın dolu bir gemiyi aramaya koyuluyorlar. Başlarına ne mi geliyor?.. İzleyip görün.




Minnoş bir ergen filmi olsa da konusu derindi! Hayatının son gününün nasıl geçeceğini seçeceğinle, ölmeden neleri düzeltmek isteyip istemediğinle ilgi bir şey... Tam olarak benzemese de Groundhog Day (isterseniz bu yazıma da göz atabilirsiniz.) filmiyle temeli aynı. 




Macera ve fantastikseverseniz, üstüne bir de eski King Kong filmlerini izleyip beğendiyseniz buyrun izleyin derim.




Tek mekanda geçen, az oyunculu gerilim filmlerini seviyorsanız izleyin derim. Aksi takdirde sıkılabilirsiniz. Ben izlerken keyif aldım. Farklı bir havası vardı. Kapalı alan korkunuz ve havuz korkunuz varsa aman uzak durun. :)




Suç ve komedi bu kadar tatlı olabilirdi! Zaten oyunculara bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. Üstelik hayata dair güzel tespitler de içeriyor. Daha ne olsun!




Aşkın ve romantizmin en saf halini anlatıyor bu film de! Hayat hakkında çok az bilgisi olan iki çocuğun birlikte büyümesini, kendilerini ve çevresini birlikte keşfetmelerini anlatıyor.




Büyük maceralardan hoşlanıyorsanız doğru yerdesiniz! Keşfedilmemiş toprakları onlarla birlikte keşfetmek isterseniz kesinlikle izleyin!




Suç ve komedi diyince akla Guy Ritchie geliyormuş, ben de bu yıl öğrendim. Bu filmi izledikten sonra Snatch filmini de izleyin. İkisi arasında seçim yapmam gerekirse Snatch'i seçerim sanırım!




Birkaç izleyen bu filmin ufak tefek eksiklerini bulsa da (ki haklılar); izlerken gözünüze batan çok şey olmayacak emin olun. İki oyuncu da, filmdeki dövüş sahneleri de (özellikle bir tanesi), müzikleri de, o dönemin yansıtılan ruhu da her şeyi örtmüş diyebilirim. Tabii ben sinemada izleyince daha da güzel geldi gözüme. Aksiyon-gizem bana göre diyorsanız izleyin.

17 Temmuz 2017 Pazartesi

War For The Planet Of The Apes (Maymunlar Cehennemi: Savaş)



Selamlardan iki demet -olur da bir tanesi yetmezse diye iki demet yolluyorum- nasılsınız? Ben mi, iyiyim teşekkür ederim. 2014'ten beri bekleyip durduk hep birlikte 'Maymunlar Cehennemi'ni. İşte ben durma kısmını bırakıp bugün sinemaya gittim. Peki beklediğimize değdi mi?..

Serinin en unutulmaz repliği "Apes together strong." hala kulaklarımda. (En kötü, en unutulması gereken repliği ise "We are the beginning and the end!) Ne kadar da doğru değil mi? Birlikte gerçekten daha güçlüyüz. Ama birlikte olmayı hiçbir zaman tam anlamıyla beceremiyoruz. Hep kışkırtılıyoruz, hep ayrıştırılıyoruz, hep onlar ve biz oluyoruz değil mi? Hadi itiraf edelim bunu her birimiz ama her birimiz yapıyoruz. Saçmalama Duygu bizim 'onlar ve biz' dediğimiz de kötü bir şey yok demeyin sakın. Onlar dediklerimizden ne farkımız kalıyor ki! Bir biyolog olarak bile canlılar alemini 5'e ayırmam lazım aslında. Ama ben katılmıyorum, canlılar canlıdır işte. Yani o 5 alem de Dünya üzerinde eşit hakka sahip... 

Film mi dediniz, e tam da verdiği mesaj değil mi bu anlattıklarım? Dünyanın sahibi olduğunu zanneden insanlar ve güçlü bir evrimleşme sürecinden geçen maymunlar arasındaki yaşam savaşını anlatmıyor mu? Ne de olsa biz insanlar farklı şeylerden korkarız, anlamaya çalışmadan tehdit olarak görüp ortadan kaldırmaya çalışırız değil mi? (Arrival filmi de aşağı yukarı bu konuya değinmişti.)

Hadi derin konuları bir kenara bırakayım!.. Film nasıldı derseniz, ben koskoca 'War' kelimesini görünce aksiyonu daha bol olacak diye düşünmüştüm. Tabii ki ortada bir savaş vardı ama olayın duygusal boyutu daha çoktu. Daha anlamlıydı, daha dokunaklıydı, daha savaş karşıtı bir filmdi. Ben bol aksiyon isterim arkadaş derseniz çok beğeneceğinizi sanmam ama işin içinde daha anlamlı şeyler olsun derseniz kesinlikle izleyin. Serinin önceki filmlerini izlediyseniz de izleyin. İzlemediyseniz 2011-2014-2017 filmlerini sırayla izleyin. Ama en eski yapımları hiç izlemedim o yüzden bunlarla onları karşılaştıramayacağım. Siz izlediyseniz ve eski serinin daha iyi olduğunu düşünüyorsanız mutlaka haber verin bana. 

Filmle de uyumlu bir sonla hoşça kal demek istiyorum hepinize: Savaşmayın, sevin birbirinizi ya da en azından saygı duyun. Sevgiler, D!

***Unutmadan bugün Game of Thrones'un 7. sezonu ve The
Strain'in 4. sezonu başladı. İzlemeden uyumayın. ^_^

12 Temmuz 2017 Çarşamba

Bu Aralar İzlediğim Diziler/2


Merhaba orada olup olmadığını bilmediğim okuyucular. Nasılsınız, keyifler yerinde mi? Kulağıma tatilde ne izlesek diye fısıltılar gelmeye başladı. O yüzden birkaç diziden bahsetmek istedim. Hadi gelin beraber seçelim aralarından. "Duygucuğum bunları bilmem ama şu dizi var izlersen" dediğiniz dizi varsa yorum kısmında paylaşın lütfen. Mutlu olurum. ^_^



Aradığınız: bilim kurgu-gizem ise... Doğru yerdesiniz efendim. Birbirine duygusal olarak bağlı mı desem, zihinsel olarak bağlı mı desem sekiz kişinin hikayesini anlatıyor. Farklı ülkeler, farklı kültürler, farklı yaşam tarzları, hayata farklı gözlerden bakan insanları da görmüş oluyoruz aynı zamanda. Kendileri 2 sezonluk iddialı dizilerden bir tanesi. Fakat bitirme kararı aldılar. Geriye final filmini beklemek kaldı. Uzun diziler, yüzlerce bölümler bana göre değil diyorsanız, o açıdan da size göre.



Hadi canım daha yeni mi izliyorsun dediniz? :) Liseyi bitirdiğim zamanlarda televizyonda yayınlanmaya başlamıştı. Ara sıra izlerdim ama hiç tam anlamıyla oturup bitirmedim sezonları. Fırsat bu fırsat başlamak lazım dedim. Aradığınız gizemse kesinlikle doğru yerdesiniz! (Gerçi daha 2. sezondayım o kadar iddialı cümle kurmayayım.)




Yani şimdi ne desem bilemedim... Ölü bir diziyi diriltmek neden, neden? Tamam ilk başladığında oldukça iyiydi ama yıllar sonra devam ettirmek de neyin nesi arkadaş. Ama işte sevince dayanamayıp başladım. Çok kötü ya da çok iyi diyemeyeceğim, bakalım devamını izleyip karar veririz artık hep beraber!



Bu diziyi nasıl anlatsam bilemedim. Kitap uyarlaması kendileri. Ben çok olmasa da severek izledim. Biraz geç başladım, çok sevilmesi korkuttu açıkçası beni. Ama beklediğimden daha iyi çıktı. Tabii göze batan bir-iki iyi olmayan oyuncu var, tabii göze batan reklam sahneleri de var... Ama şu bir gerçek ki televizyonda yayınlanan dizilerden çok çok çok daha iyi bir dizi film! Bir bölümde dansa bir başka bölümde de müziğe doyacaksınız eminim. Hangi bölümler olduğunu anlarsınız.





İlk başta oyuncu kadrosuyla ses getirdi sonra da senaryosuyla. Kitabı bu kadar iyi midir bilemem ama dizisi oldukça iyiydi. Hem de mini mini bir dizi film. İlk bölümde öldürülen bir kişi olduğunu gösterip final bölümüne kadar o muydu bu muydu diye bize kafa yordurttular. :) Teşekkür ederiz, yaptığınızdan oldukça memnunuz.




İzlediğim dizi gerçek hayatla uyumlu olsun -karakterler bile- diyorsanız kesinlikle ama kesinlikle izleyin derim. Dram kategorisinde efsaneler arasında yer alan dizilerden sanırım. Sanırım diyorum çünkü son 15-16 bölümü kaldı. Ama şimdiden kalbimde büyük bir yere sahip. Bitince uzun uzun yazacağım. Unutturmayın.