Kategoriler

5 Aralık 2016 Pazartesi

The Fall



 Mini mini seriler gelip rüyalarıma girdiler. ^_^ Bu aralar nedense eski dizilerimin çoğuna ara verdim. Sıkıldım sanırım aynı konulardan. Mini seriler daha yoğun oluyor daha etkileyici oluyor. Ha tabii ki eski dizilerime ihanet etmiş olmak istemem sonuçta onları da çok seviyorum sadece çoğuna küçük birer ara verdim. ^_^  Bu dizi o kadar dehşete düşüren bir konuya sahip ki nasıl anlatsam bilemedim. Gerilimi hissedebiliyorsunuz yüksek dozda. Özellikle gerçekçi bir hikayesi olduğunu düşünürsek!..

 Ee ne anlatıyor ki derseniz temel noktası fazla seri bir katilin işlediği cinayetleri anlatıyor. Alt katmanlarında ise katilin o noktaya nasıl geldiğini, çocukluğunda neler yaşadığını anlatıyor. Bir de diğer tarafta polisler, olay yeri incelemeleri, kanıtlar, adli tıp, psikiyatrlar, akıl hastaları, avukatlar, duruşmalar, savcılar, o şehrin insanlarının yaşadığı korku, katilin hayatına bir şekilde dokunan insanların hayatları, onların düşüşleri vb.

 Bana Dexter Morgan, Hannibal Lecter, Norman Bates vb. katillerden farkını söyle derseniz hikayesi her zaman gerçekleşebilecek, her an karşımıza çıkabilecek bir katil Paul Spector. Dizinin iyiliği, kötülüğü, kalitesi, oyuncuları arasında karşılaştırma yapmıyorum ama yanlış anlamayın orayı. Favori katilin kim derseniz Dexter derim şu an için. Ama ben polisiye-gerilimi en çok romanlarda seviyorum onu da söyleyeyim. En son geçen aylarda Jo Nesbo'nun Leopar kitabını okudum. O tarzı severseniz bir göz atın derim.

 Güzel bir gerilim, güzel bir dram, güzel bir polisiye dizisi arıyorsanız izlemeyenler izleyenlere kesinlikle izlettirsin derim.

 Ve gününüz bu konulardan oldukça uzakta bir güzellikte geçsin, sevgiler D! :**

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder