Kategoriler

19 Ocak 2018 Cuma

Bu Aralar İzlediğim Diziler/3


Merhaba sevgili okur, uzun zamandır izlediğim dizileri yazmadığımı fark ettim. Bu sefer bu aralar değil de 3-4 ay içinde neler izlediğimi yazacağım. Çoğunu geçmiş yıllarda izlemeye başladım. Son sezonlarını bu aralar izlemiş oldum. Umarım seveceğiniz bir dizi bulursunuz.
  


Bu dizi oldukça değişik bir komedi dizisi. İçerisinde bir parça dram da var. İşini kaybeden bir adam ve komşu köpeğin hikayesini anlatıyor. Köpeği de tam olarak afişteki gibi görüyor Ryan karakteri. Hayal gücü fazla geniş yani. Her bölüm bir konu üzerinde ilerliyor. Mutluluk, güven, saygı, gurur, öfke vb. Ve her bölümün başında ünlü bir yazarın (düşünür vb.) o konu ile ilgili bir cümlesi veriliyor. Bu da diziyi daha iyi bir hale getiriyor. 4 sezondan ve yaklaşık 48 bölümden oluşan (22 dakikalık bölümler) bir dizi üstelik.



Bu diziyi izlemiş ya da görmüş olma ihtimaliniz yüksek aslında. Ben son sezonunu izlemeye başlamadım. (Birkaç diziyi aynı anda izleme huyumdan vazgeçtim uzun bir süredir.) Oldukça eğlenceli bir dizi, bir parça dram içeriyor. Ama o dramı bile komik bir hale getiriyor Gallagher ailesi. Benim favori karakterim Carl ve Fiona. Bakalım sizinki kim olacak? Şu an da 8. sezonunda. Ve sanırım 9. sezon da çekilecek. Bekleyip görelim.
  



Bilim kurgu dizilerinin en iyisi denilebilecek türden bir dizi bu da. Her bölüm farklı oyuncular, farklı yönetmenler ve birbirinden bağımsız konulardan oluşuyor. Film tadında o yüzden her bölüm. Teknolojinin karanlık tarafını değil de ileri teknolojiye sahip olmuş olan bizlerin karanlık yüzünü anlatıyor daha çok. Black Mirror derken de sanırım bizim karanlık tarafımızı kastediyor. Son sezonu yani 4. sezonu beğenmeyenleri hatta rezalet diyenleri çok gördüm. Ama ben oldukça iyi buldum, konuları gayet güzel ve orjinaldi. Bu sezon insanlığın yapabileceklerini daha çok yüzümüze vurmuşlar. Sanırım rezalet diyenler de bundan çok etkilendi. :)) 19 bölümden oluşuyor üstelik kesinlikle izleyin derim!



Zombiler ve İnsanlar... Ama zombiler dediğime bakmayın, daha çok insanların birbirleriyle ilişkisini anlatıyor. Güç sahibi olmaya çalışanlar, çıkarları çatışanlar, iyi bir yaşam alanı bulmaya çalışırken başka insanlardan çaldıklarını (buna yaşamları da dahil) umursamayanlar... Bunları anlatıyor daha çok. En önemlisi de dünyadaki zombileri yok etmeye çalışmak, daha iyi yaşam alanları oluşturmak, her bir insanı o iyi yaşam alanlarına yerleştirmek yerine birbirleriyle savaşan insanları anlatıyor. 8. sezonda şu an da. Çok çok sevdiğim bir dizi kendileri. Ama sanki artık bitmeli. Son sezona çok kötü diyemem ama bir şeyler eksik gibi. Ama sakın son sezon için dediklerime bakmayın kesinlikle izleyin.



Bu dizi de her sezon farklı bir konu üzerinden ilerliyor. 7. sezonu yayınlandı en son. Her sezon farklı olduğu için arada çok beğenmedikleriniz çıkabilir. Benim enlerim; Murder House, Asylum, Coven ve Hotel sezonları. Biraz korku, biraz dram, biraz gerilim barındırıyor. Göz atmanızı tavsiye ederim bu tür dizilerden hoşlanıyorsanız.



İlk yayınlandığı gün Big Little Lies bu yahu demiştim. Ayyy ne alakası var diyip aradan birkaç bölüm geçince Big Little Lies uyarlaması diye tanıtan birkaç kişi olmadı değil. :) Neyse konumuz onlar değil. Bu arada Big Little Lies dizisinin bire bir aynısı değil tabii ki, kendilerince farklı bir senaryoyla işlemişler konuyu. Ama ortaya güzel şeyler çıkmış gibi. Tabii finalini izleyene kadar bir şey söylemek imkansız. Şu an da piyasadaki en iyi Türk dizisi mi bilemem ama ben iyiye yakın diye tanımlayabilirim size. Arada kendi dizilerimizi izlemeyi seviyorum. (Fi'yi de izledim ama daha 2. sezonunu izlemedim. Bakalım izlerim bir gün. Yani umarım.) Tabii arada boş sahneler, saçma oyunculuklar olmuyor değil... Ama bu her filmde her dizide karşımıza çıkıyor neredeyse. Arada televizyon karşısına oturayım diyorsanız bu diziye göz atın derim. Beğenip beğenmemek sizin kararınız. Ama şu bir gerçek ki insanların yüzlerine taktığı maskeleri, yapmacıklığı, arkadan çevirilen işleri... oldukça iyi anlatıyor!



Bu dizi de biraz bilim kurgu, biraz fantastik ögeler içeriyor. Hem de oldukça iyi bir dizi kendi türü içerisinde. Çocuk oyuncuların çoğunlukta olduğuna bakıp da sakın çoluk çocuk dizisi izlenmez gibi yorumlar yapanlara bakmayın. Dedim ya türünün en iyilerinden. Üstelik 2. sezonu yeni yayınlandı sayılır. Ben biraz geç başladım 2. sezona. Ama oldukça sevdim. 1. sezondaki başarısını sürdürmeye devam etmiş. Tabii ilk sezonun yeri bambaşkaydı ama en azından düşüşe geçmedi. Buna da kesinlikle göz atın derim.

Şimdilik bu kadar izlediğim diziler. Ama eğer daha fazla dizi arasından seçim yapmak isterseniz üst taraftaki 'Dizi' kategorisine tıkladığınızda bugüne kadar önerdiğim dizileri göreceksiniz. Diğer kategorilere de göz atmayı unutmayın. 'Hepsi Bir Arada' kategorisi de toplu film önerilerimi içeriyor. Sağ tarafta da 2017'de okuduğum ve önerebileceğim kitap isimlerini yazdım. 2018'de de okuyup iyi bulduğum kitapları eklemeye devam edeceğim. Umarım hoşunuza gider. Sevgiler, D.


8 Ocak 2018 Pazartesi

Arif V 216



Merhaba sevgili okur, nasılsın? Gittin mi bu filme, yoksa karar aşamasında mısın? Neyse bir oku ve karar ver bence. Umarım keyifle okursun. İzledikten sonra fikirlerini benimle paylaşmayı unutma tamam mı? Ve bir de istersen sağ tarafa e-posta ile bildirim alman için bir yer ekledim. Olur da merak edersen ne zaman ne yazdığımı diye. Hadi başlayalım! 

 Filmi ne kadar beğendiğimden bahsetmek istiyorum önce. Çok büyük bir keyifle izledim. Ne kadar güldün, kaç kere kahkaha attın gibi sorular sormayın çünkü bunların önemi yok. Çok güldürmek de çok iyi değil, biraz basit olurdu değil mi? Bolca gülümsetmek ve arada bir kahkaha attırmak gayet yeterlidir diye düşünüyorum.

Bu arada izleyenler de izlemeyenler de okuyabilir yazımı. Öyle büyük ipuçları vermeyeceğim, söz! ^_^ Ve siz filmden hoşlanmayanlar size hiçbir şey söylemiyorum zevkler ve renkler hiçbir konuda tartışılmaz bunu çok iyi biliyorum. Ama filme rezalet diyenleri zerre anlamıyorum! Önce rezalet nedir bir onu düşünün bence, tamam mı?! 

Filmin 1960lar döneminde geçmesi, Zeki Mürenler, Sadri Alışıklar, Ayhan Işıklar, Ajda Pekkanlar o kadar güzeldi ki... Sıcacık bir yanı vardı filmin. (Ne kadar benzetmişler falan konularına girmiyorum, ilgilenmiyorum işin o kısmıyla.) Dünya sinemasına yapılan göndermeler de çok iyiydi. Bir efsane olan The Shining'deki ikiz kızlara yapılan ve Inception-Interstellar gibi bilim kurgu filmlerine imza atan Christopher Nolan'a yapılan göndermeler... E tabii bizim yönetmenlerden Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan'a yapılan göndermeleri de unutmamak lazım. İzleyenler ne demek istediğimi bilir. (Sürprizi kaçsın istemiyorum.) Göndermelerden başka; zamanda yolculuk fikri, 216 ve Arif'in ebedi dostluğu, Farah Zeynep'in harika sesi ve filmdeki diğer müzikler, Zeki Müren'i canlandıran kişinin rolü çok iyi taşıması, Kerem Alışık'ın canlandırdığı karakterin Sadri Alışık karakteriyle buluşmasındaki hüzün, Ediz Hun'un kattığı renk, Arif'in giydiği sahne kostümleri, o güzel espriler, mecazlar ama en önemlisi insanlığa yapılan o yerinde o enfes göndermeler/mesajlar!.. Ve hâlâ iyiliğin var olduğuna dair inanç... Hepsi ama hepsi harikaydı, ince elenmiş sık dokunmuştu.

Cem Yılmaz'ın GORA'nın devamını bunca sene sonra bizlerle buluşturması çok doğru bir karar olmuş. Genelde bir filmin yıllar sonra devamının çekilmesi korkutur sinemaseverleri ama iyi ki karşımıza çıkardın Cem! Sen ve o muhteşem zekan iyi ki varsınız... 

Neleri beğenmediğimi sorarsanız bilmiyorum. İnanın bilmiyorum. Belki çok zorlarsanız beni, bir iki şey söyleyebilirim. Ama ben genele bakarak yaptım bu yorumları. Ve bence kabul edelim adam bize farklı şeyler sunuyor her zaman!

Cem'i başka hangi filmlerde sevdin Duygu derseniz:
-Son Umut
-Av Mevsimi
-Yahşi Batı
-A.R.O.G.
-G.O.R.A.
-Vizontele
Aslında diğer filmlerde de oldukça başarılıydı ama bunlar favorilerim diyebilirim. :)

En güzel geceler, sevgiler!

*Ekleme: GORA ile ne alakası var diyen arkadaşlar bir kere GORA'daki olayların aynısını beklemeyin. Sadece oradaki karakterlerin dünyadaki maceralarını anlatıyor. Ve o filmden farklı olması güzel olmuş. Aynısı olsa bu sefer de "E bu GORA'nın aynısııııı..." der dururduk değil mi canlarım?!

6 Ocak 2018 Cumartesi

The Mountain Between Us (Aramızdaki Sözler)


 

Merhaba, nasılsınız? Keyifler yerinde mi? Ben birkaç gündür izlemek istediğim filmi izledim bu akşam. Ve hemen size anlatmak istedim. Umarım keyif alarak okursunuz, izlediyseniz yorumlarınızı yazın lütfen, izlemediyseniz de hemen izlemeye karar verin bence.

Diyelim ki bu filmde olduğu gibi bir kaza geçirdiniz (Korkmayın ipucu değil zaten filmin konusu bu. Filmin ilk dakikalarında gerçekleşiyor olay.) pes mi ederdiniz ilk 24 saatte yoksa 'Ben' karakterinin dediği gibi "Ama bir şansımız var. Ve hala hayattayız." cümlesindeki şansı mı denerdiniz? Ama unutmayın hiçbir şekilde tanımadığınız bir kişiyle ve dünyalar tatlısı bir köpekle başbaşasınız her yerin dağlarla kaplı, tek bir evin bile olmadığı yerde... 

Bu arada filmi izlerken bile üşüdüğünüzü hissediyorsunuz. Düşünün Idris Elba ve Kate Winslet'in bunu bize yansıtmasının zorluğunu! Ama bu konuda oldukça iyilerdi. Filmin çoğu ikili arasında olmasına rağmen bir an olsun ilginizi kaybetmiyorsunuz. (Diyaloglar oldukça kuvvetliydi.) Doğayla başbaşa oldukları için de başlarına neler geleceğini bilmiyorlar. Ve tabii siz de merak içinde izlemiş oluyorsunuz. 

Filmdeki muhteşem bir manzarayı bırakayım hemen.

Alex karakterinin köpeğe olan sevgisi, o durumda bile onu o derece düşünmesi gerçekten ders niteliğinde. Hayatta kalma isteği ve harekete geçip kurtuluş yolu arama isteği de ders niteliğindeydi. Ama en büyük dersi Ben verdi bize. Bir yabancı bir yabancıya ne derece bakabilir ki bu koşullarda. Şu fotoğrafa bakınca ortam hakkında az çok ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Evet hayatta tutmaya çalışırız insanları ama ya sonra? Sonra kurtuluş yolunu hemen aramaya gitmez miyiz? Yoksa yiyeceğin kısıtlı olmasına rağmen, o kişi bize büyük bir yük olmasına rağmen onu bekler miyiz; onunla birlikte kalıp onunla birlikte mi kurtulmaya çalışırız? Cevapları çok güzeldi eminim izleyince siz de böyle düşüneceksiniz. (Yani umarım.)

Uzun lafın uzunu Charles Martin'in kitabından uyarlanan bu filmi kesinlikle izleyin derim. Oldukça anlamlı, oldukça derin bir filmdi. Karakterlerse gayet güzel kaleme alınmış. O yüzden isterseniz romanını ele geçirip okuyabilirsiniz. 

Umarım güzel bir gece geçirirsiniz, iyi geceler. Sevgiler D!