Kategoriler

9 Nisan 2018 Pazartesi

Bu Aralar İzlediğim Filmler/9

   
Merhaba sevgili genç okurlar ya da ruhu genç olanlar ya da ruhu yaşlanıp da genç olanlar -tüm olasılıkları saydım sanırım- nasılsınız? Hangi kategoriye girerseniz girin umarım iyisinizdir. Ben aşırı sosyal olan 'sosyal medya hesapları'mdan yaklaşık bir aydır uzağım. Burayı da unuttum ta ki bugüne kadar. Ama güzel filmler biriktirmiş oldum. Umarım siz de seversiniz en azından birini. Ya da çoktan izlediyseniz yorum kısmına beklerim. Hadi başlayalım.


  Call Me By Your Name

Oscar Ödülleri dağıtılmadan önce izlemiştim bu 80ler İtalya'sında geçen filmi. En İyi Uyarlama Senaryo ödülünü aldı kendileri. Tabii kitabı okumadığım için o konuda bir yorum yapamayacağım. Filmin çekildiği yer, şehirdeki mimari yapı, Ello karakterinin yaşadığı değişim, Oliver ile arasındaki aşk, Ello ve babasının son sahnelerdeki diyoloğu, yaz dönemi, Armie Hammer'cığımın güzel oyunculuğu/ses tonu/yüzü (tamam sustum ergen değilim)... oldukça güzeldi. Başka ne kaldı ki demeyin kaldı aslında. Ama beğendiklerim bu kadardı, benim için özel ve mutlaka izlenmesi gereken filmlerden değildi. Tabii ki izlenmemesi gereken bir film de değildi. Yani size kaldı seçim. :)


   Ingrid Goes West

Bu film ortalamanın biraz üstünde olan filmlerden. IMDb puan ortalaması 6,7. Ama günümüz dünyasına o kadar uyumlu bir konusu var ki o yüzden anlatmak istediklerini izlemek istedim. Instagram bağımlılığı, oradaki hayatlara özenme, oradakileri gerçek hayatta bulup sapık gibi arkadaş olmaya çalışma, sevilmeyen şeylerin bile çok seviliyormuş gibi gösterilmesi -buna arkadaşlıklar da dahil-, hatta oradaki her şeyi ciddiye alıp hayatına son veremeye çalışma... Bunları anlatıyor işte. Sen ve ben bunların saçma olduğunu düşünüyor olabiliriz, ara ara Instagram ve diğer hesaplarımızı donduruyor olabiliriz, hayatımızdaki insanlarla vakit geçiriyor olabiliriz, güzel film ve kitaplara vakit ayırıyor olabiliriz, işimiz olabilir, olmasa bile bir şeylerle meşgul olabiliriz... yani kısacası hayatımızı gerçek bir düzlemde yaşıyor olabiliriz ama herkes bizim gibi değil. Ciddi ciddi anlamak ve hemen yargılamamak lazım; varsa öyle tanıdığımız insanlar onları ufacık da olsa gerçekliğe, hayatlarındaki güzelliklere yönlendirebiliriz. Ben ne yapabilirim ki deme! Eğer sen de Ingrid gibi bağımlı ya da takıntılıysan orası konusunda lütfen ufak ufak uzaklaşmaya çalış, emin ol hayat ne kadar zor olursa olsun bir sürü güzellik var etrafında!.. Yani uzun lafın kısası Ingrid'in yaşadıklarını yargılamadan izlemek isterseniz bir göz atın derim.

     
What Happened to Monday

Bu film de ortalamanın biraz üstünde. Nüfusun dünyada oldukça artması üzerine her eve tek çocuk uygulaması hayata geçiriliyor. Tabii birden fazla olanlara ... Orasını izleyip görün. :) Böyle bir ortamda doğan yediz kız kardeşin nasıl gizli bir hayat yaşadığı anlatılıyor.


   The Man From U.N.C.L.E.
   
Biraz aksiyon. biraz komedi, biraz Guy Ritchie katalım araya. Üstelik ortalamanın oldukça üstünde kendi türüne göre. Hem Armie Hammer da var. :) Rus ve Amerikan ajanların 1960lardaki yaşadıklarını anlatıyor. Tabii Soğuk Savaş-Yumuşama Dönemi -tarih çalıştığım belli olsun- arasındaki zamanı anlattığı için Rusya ve ABD arasındaki rekabeti tahmin edebiliriz. Hem eğlenceli hem aksiyon dolu bir film için tercih edebilirsiniz.
     
         
 
    Batman Begins- The Dark Knight- The Dark Knight Rises 
  
Bu muhteşem üçlü nasıl bir iki paragrafa sığdırılır bilmiyorum ama önermem lazım! Belki aranızda benim gibi bugüne kadar tek bir Batman filmi izlememiş -Batman v Superman hariç, onu da sevmemiştim pek- Batman'den ciddi ciddi nefret edenler vardır. Ama o kadar yanılmışım ki. Ön yargılar çoğu zaman güzel şeyleri görmemizi engelliyor. Aslında bu serideki güzellik Batman'in kendisinden kaynaklanmıyor; Christopher Nolan'ın yönetmenliği, senaryosu -konunun işlenişi-, başta Christian Bale olmak üzere Heath Ledger ve Tom Hardy'nin unutulmaz oyunculuklarından kaynaklanıyor bu serinin güzelliği. Tabii bu üç ismi saydığıma bakmayın daha nice yazılacak isim var. Özenle seçilmiş her bir oyuncu. Süper kahramanların her şeyi şıp diye halletmesini değil iyilik ve kötülüğün uzun savaşını anlatıyor. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi emek emek, vazgeçmeden... Uzun lafın uzunu izleyenler izlemeyenlere kesinlikle izlettirsin.


  Kaybedenler Klübü Yolda    
   
Bir devam filmi kendileri. Ben ilk filmini izlemedim ama bunu sinemada denk geldiği için izledim. Ama yorumlara baktığımda ilk filminin daha iyi olduğunu anladım. Ya da çoğu insan öyle zannediyor bilemedim. Nejat İşler ve Yiğit Özşener'in oyunculuklarına diyeceğim hiçbir şey yok. İkisi de ülke standartlarının oldukça üstünde. Keşke daha iyi filmler çekilse de onlar da kendilerini daha iyi gösterseler. Yani diyeceğim asıl şey şu ki ilk filmi izlediyseniz izleyin ya da motor tutkusu olan insanların hayatlarından bir kesit izlemek isterseniz izleyin. Ama sanat yönü daha ağır olan daha güçlü bir konu, daha iyi karakterler, daha çok dram görmek isterseniz Sons of Anarchy dizisini izleyin derim. Tabii o dizinin konusu ile bunun bir alakası yok. Bu filmi minnoş olarak adlandırabiliriz o diziyle karşılaştırırsak. Eğer Sons of Anarchy yazımı okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
      

 The Greatest Showman   
   
Ortalamanın üstünde bir biyografi-müzikal tarzında film isterseniz bunu seyretmenizi öneririm. Tabii müzikal bir film izleyip bunlar sürekli şarkı söylüyor yahu demezsiniz değil mi? Size güveniyorum. :) Ama müzikalden pek hoşlanmıyorsanız uzak durun derim. İçinde güzel şarkılar ve az sayıda da olsa güzel sahneler -sirk- mevcut. Yapacakları şovun hazırlık aşamasını ve sonrasını anlatıyor. Siz de Barnum'un dediği "En asil sanat başkalarını mutlu etmektir." cümlesini kabul ediyor musunuz? Yoksa "Daha neler!" diye cevap verip illa ki bir sanat arıyorsanız müzikal tarzında gidip La La Land'i izleyin mi diyorsunuz? 


Ready Player One
        
Belki çok da uzak olmayan bir gelecekte dünya bu filmdeki gibi olacak ve gerçeklikten kaçmak için günün büyük bir kısmını bir oyunun içinde geçireceğiz. Sahi zaten ufak ufak bu kaçışlar başlamadı mı? Sosyal medya hesaplarımız, oradaki paylaşımlarımız, oynadığımız oyunlar -her ne kadar OASIS'e benzemese de-, soluksuz izlediğimiz diziler... Tamam tamam hepsi dozunda olduğu sürece tabii ki gerekli. Tabii ki arada kaçışlar şart. Ama bu filmdeki gibi mi, teşekkürler biz almayalım. Güzel bir dünya yaratmışlar. Kendileri bir kitap uyarlaması. Bu tarz kitaplar hakkında pek bilgim yok. Film güzel olmuş. Bu güzellik Steven Spielberg'den ve yarattığı dünyadan kaynaklanıyor. Ve bence Labirent, Kuralsız vb. filmlerinden çok daha iyi. Bilgisayar oyunlarından hoşlanıyorsanız ya da oyunların filmlere çevrilmiş halinden hoşlanabileceğinizi düşünüyorsanız izleyin derim. Sinemada hoşça vakit geçirmek için birebir. Güzel bir bilim kurgu örneği ama tutup da sağlam bilim kurgu filmleriyle karşılaştırmayın. Bu arada filmdeki The Shining hatırlatmaları çok güzeldi. Ne dersiniz tekrar izleyelim mi?

Son olarak sağ tarafta "izle" yazan yere tıklayıp blogu takip edebilir ya da "e-posta ile takip et"e tıklayıp yeni yazıların bildirimlerini alabilirsiniz. En iyi dileklerimle... Sevgiler, D!

3 yorum:

  1. Öncelikle Sosyal Medya Diyeti Ayımız kutlu olsun diyor :) başarılarımızın devamını diliyorum (hayat böyle daha bir gerçekçi gelmiyor mu sana da sevgili Duyguşum ). İkinci olarak ise What Happened to Monday'i çok merak ediyordum artık sen de önerdiğine göre izlemem şart oldu kendisini listemin en başına çekiyorum hemen :D . İnsan zamanla kendine değişik zevkler edinebiliyor; mesela ben eskiden (yani lise zamanında diyebilirim) müzikal tarzı filmleri izleyemezdim. Nedenini pek kavrayamadığım bir şekilde şu an en sevdiğim filmler arasında bunlar da yer alıyor (tabi bu konuda daha kaliteli yapımlara çok daha rahat ulaşabilmemizin bir etkisi yok değil). O nedenle listeme sayende ekleyeceğim The Greatest Showman için teşekkür ediyor, seni özlediğimi buradan da belirtip özelden rahatsız etmeye geliyorum hemen :) .

    Sevgiler C.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seni pamuklara sarmalar sararım... şarkısı gelsin benden sana. Üşenmeden okuduğun ve kendine bir film seçtiğin için 10 yüz milyon puan! What Happened to Monday hoş güzel hem azıcık düşündüren hem de vakit geçirmelik bir film. Yer yer keşke daha iyi oynasalardı dediğim sahneler olmadı değil. Ama geneli güzeldi. Müzikal filmlere ben de ayılıp bayılmam ama La La Land göz bebeğim. ❤ The Greatest Showman de çok güzeldi mükemmel olmasa da. Batman serisini izlemediysen lütfen izle. Özellikle 2 ve 3. film muhteşem! Süper kahraman algısını yıkıp yeniden yazmış Christopher Nolan. Instagram ve diğer hesaplarımızın detoksu ise gerçekten çok güzel. Birçok güzel tarafı var. Girdiğimizde de bir bağımlı değiliz tabii ki ama hiç girmemek hesabı dondurmak bambaşka. Ne gerek var bile denilebilir! Ama blogu daha çok insana yaymak için, güzel insanlar tanımak için, kitap-film kültürünü arttırmak ya da o tür paylaşımlarda bulunmak için vb. birebir. Ben de bir dolu teşekkür eder yine bekleriz efendim diyorum. Not: Senden de yeni bir yazı gelse mi?!

      Sil